Yeni Yönetcilere Ne Sağlıyor?
Eskiden, çoğu insan teknik, fonksiyonel veya profesyonel bir alanda uzmanlık geliştirerek başarılı kariyerlere başlardı. İşini iyi yapmak, doğru cevaplara sahip olmak anlamına gelirdi. Kendini bu şekilde kanıtladığında, terfi alır ve sonunda yönetici olunurdu. Bir yönetici olarak ne yapılması gerektiğini biliyordun, başkalarına bunu nasıl yapacaklarını öğrettin ve performanslarını değerlendirdin. Oyunun adı komuta ve kontroldü ve amacın, işin nasıl yürüdüğünü anlayan ve önceki başarılarını yeniden üretebilen çalışanları yönlendirmek ve geliştirmekti.
Bugün bu yeterli değil. Hızlı, sürekli ve yıkıcı değişim artık bir norm haline geldi ve geçmişte başarılı olan şeyler artık gelecekte neyin başarılı olacağına dair bir rehber değil. Yirmi birinci yüzyıl yöneticileri tüm doğru cevaplara sahip değiller ve olamazlar!
Bu yeni gerçeklikle başa çıkmak için şirketler, geleneksel komuta ve kontrol uygulamalarından uzaklaşıyor ve çok farklı bir şeye doğru ilerliyor: yöneticilerin talimat yerine destek ve rehberlik verdiği, çalışanların sürekli değişen ortamlara farklı şekillerde uyum sağlamayı öğrendiği bir model. Enerjiyi, yeniliği ve taahhüdü serbest bırakan bir yaklaşım.
Kısaca yöneticinin rolü, lider olmaya ve koç rolüne dönüşüyor. Etkili bir koç olarak yönetici, cevap vermek yerine sorular sorar, çalışanları yargılamak yerine destekler ve ne yapılması gerektiğini dikte etmek yerine gelişimlerini kolaylaştırır.
Yeni bir yönetici olarak böyle bir dönüşüme başlamak küçük bir adım değildir ve bunu yaparken en doğru ve kolay şekilde yapmak istersin.
Kendini bildiğin ve bu dönüşüm yolculuğunu daha kolay tamamlamak için her adımında sana yol gösterecek bir uzmanla el ele tutuşmak istersin.
Etkili olup olmayacağını bilmeden her şeyi kendi başına uygulamaya çalışarak kendi kendine daha fazla uğraşmana gerek yok.
Eşsiz tarzına ve özüne saygı duyarak neyin işe yaradığına dair sana rehberlik edecek nazik ve deneyimli bir sorumluluk ortağı istiyorsun. Ben burada devreye giriyorum.
